Geçtiğimiz yıl 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketiyle hayatları alt üst olan ailelerden biri de İskenderun’da yaşayan Erkol ailesiydi. Güldane ve Ömer Erkol 13 yıllık evliydi. Tek çocukları Mehmet Mustafa’ydı. 42 yaşındaki Güldane Erkol İskenderun Sanayi ve Ticaret Odası’nda memur, 46 yaşındaki Ömer Erkol ise medikal sektöründe protez ve sağlık ürünleri satan, İskenderun’da yardımseverliğiyle tanınan bir esnaftı. Ömer Erkol enkaz altında kalarak hayatını, oğlu Mehmet Mustafa ise sağ bacağını kaybetti. Güldane Erkol, geçtiğimiz yıl deprem sonrası Hürriyet’e “Eşim medikal sektöründe olduğu için çok fazla engelli müşterimiz vardı. Hep üzücü hikayelerini dinler ve onlara dert ortağı olmaya çalışırdık. Depremden sonra biz de o acı hikayelerin öznesi olduk” demişti.
Güldane Erkol, İskenderun’da yaşadığı acı dolu günlerden sonra oğlunun tedavisi için İstanbul’a geldi. Birlikte kuracakları yeni hayatın ilk adımlarında onlara Mehmet Mustafa’nın halası Elif İnaç el uzattı. Mehmet Mustafa’nın fiziksel sağlığı iyiye giderken ruh sağlığının ilacı ise ‘spor’daydı. O dokunuşu da antrenörü Duran Arslan yaptı. Mehmet Mustafa’nın yüzmeyle başlayan spor macerası antrenörünün yönlendirmesiyle ‘triatlon’a kaydı. Genç sporcu Mudanya’da düzenlenen triatlon yarışmasında 400 metre yüzme, 8 kilometre bisiklet, 2 bin 400 metre koşudan oluşan parkuru 47 dakikada tamamladı ve ilk kez katıldığı bu dalda birincilik ipini göğüsleyerek altın madalya aldı.
Yüzmede madalya canavarıydı
Mehmet Mustafa’nın annesi Güldane Erkol oğlunun başarılarla dolu spor yolculuğunu şöyle anlattı: “Mehmet Mustafa afetten önce jimnastikle ilgileniyordu. Sağ bacağını kaybettikten sonra evde boş oturup sosyal medyanın, bilgisayarın içine çok düşmesin diye düşünerek bir spor dalına yönelmesini istedik. Geçtiğimiz yıl yüzmeye başladı. Hayatımızdaki belirsizlikler içinde İskenderun’a geri dönmek de bir seçenekti ancak antrenörü ‘bu çocuk çok yetenekli, lütfen geri dönmeyin, ben onu triatlona hazırlayacağım’ dedi. Bu arada yüzme antrenmanlarımızı sürdürdük, yarışmalara katıldık. Bu yarışmalardan 5 altın, 21 gümüş, 3 de bronz madalya kazandık.
"Koşarken tüm acılarını bıraktığını görüyorum"
Sporla ilgili hayaller kurarken Mehmet Mustafa’nın eğitiminin nasıl süreceği konusunda da endişelerim vardı. Okulda yaşayabileceği akran zorbalığından da çekiniyordum. Korktuğum başıma okulda değil ama evde geldi. Mehmet Mustafa bir dönem kayıplarıyla ve yaşadığı zorluklarla yüzleşmekte zorlanmaya başlamış çok içe kapanmıştı. Tam o günlerde Sakarya’da katıldığı okullararası yüzme turnuvasından 5 gümüş 1 bronz madalya ile dönmek ona çok iyi geldi. Bunu başka başarılar izledi, Bulgaristan ve Bosna Hersek’te Uluslararası Para Yüzme Yarışları’nda altın madalyalar alınca daha da keyif almaya başladı. Tam bir bunalımın eşiğindeyken bir anda neler başarabileceğini gördü. Psikoloğumuzda; ‘kaybettiklerinin yerine çok güzel bir telafi koydunuz o da spor’ dedi.
"Koşmayı özledim" deyince...
Antrenörünün yönlendirmesi ve Mehmet Mustafa’nın geçmişten gelen jimnastik ve bisiklet ilgisinden dolayı triatlona geçmeye karar verdik. ‘Koşmayı özledim’ diyerek başladı. Ancak bunun için koşu protezine ve sponsora ihtiyacımız vardı. Aldığımız desteklerle 3 buçuk ayda koşu protezini temin ettik. Koşu protezi ‘Mudanya Triatlonu Türkiye Finalleri’nden bir gün önce yetişti. Alışmak için yeteri kadar zamanı olmadan ilk triatlon yarışmasına katıldı ve bu yarışmadan altın madalyayla döndü.
Hem şampiyon hem de aşçı
Triatlonda başarılarımı daha da büyütmek için haftada 6 gün 3 saat antrenman yapıyorum. Antrenmanların işe yaradığını görüyorum. Katıldığım ilk yarışta, 16 yaşından küçük olduğum için paralimpik kategoride değil M3 kategoride yarıştım. Yani Triatlon Federasyonu bana bir şans tanıdı. Başladığımda denizde akıntı vardı. 400 metreyi tamamlayıp protezimi taktım. Bisiklet etabından sonra bu kez koşu protezimi taktım ve 2 bin 400 metreyi tamamladım. Triatlon o kadar zor bir spor ki bence parkuru tamamlamak bile büyük başarı. İpi göğüsleyince duygulandım. Antrenmanlar derslerime engel olmuyor. Gastronomi okumak istiyorum. Vakit buldukça mutfağa giriyorum. Şef bıçaklarım, isimli önlüğüm, tavalarım var. Sporculuk kariyeri bir yaşta bittikten sonra kendi restoranımı açmak istiyorum.
Kaynak: Hürriyet