Geçtiğimiz hafta triatlonda Türkiye’ye ilk altın madalyayı getiren Selinay Tuğçe Kır’ın başarısı sonrası gözler bu spor dalına çevrildi. Kısa sürede Türkiye’nin dört bir yanında kök salan triatlonu mercek altına aldık. Triatlon Federasyonu Başkanı Bayram Yalçınkaya ve triatletlerle, Türkiye’nin bu sporda merkez ülke olma yolculuğunu konuştuk.
Avrupa Triatlon Kupası'nın ikinci yarışı olan Mersin Yenişehir Triatlonu, 25 ülkeden 280 sporcunun katılımıyla yapıldı. Genç kadınlar kategorisinde yarışan sporcuların, denizde yüzüp bisiklet sürdükten sonra koşu alanına geçiş yaptığı parkur tamamlandı. Milli trialet Selinay Tuğçe Kır, 1 saat 5 dakika 16 saniyelik derecesiyle birinci oldu. Bu, triatlon sporunda Türkiye'nin kazandığı ilk altın madalya olunca, triatlon sporunun ülkemizde gördüğü ilgiye ve gelişimine bakalım istedik.
Avrupa şampiyonu apoletini yakasına takan 19 yaşındaki Selinay Tuğçe Kır; pandemi sürecinin hayırlı sonuçlarından biri... Triatlona pandemide havuzlar kapandığında başlamış. Maraton koşup bisiklet yarışlarına katılan babasının, kızını teşvik etmesiyle Türkiye, başarılı bir milli sporcu kazanmış:
"Acı çekmeyi seviyorum"
"Üç farklı branşta kendimi buldum diyebilirim. Bu branşlarda yetenekli olduğumu düşünüyorum. Ama en önemlisi acı çekmeyi sevdiğim için bu branşı seçtim diyebilirim."
Akdeniz Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi'nde okuyan Kır, triatlonun Türkiye'de hızla yayılmasının mutluluk verici olduğunu söyleyerek, "Ben de küçük sporculara örnek olmaya ve onları olabildiğince bu spora teşvik etmeye çalışıyorum. Türkiye'nin de hava şartları ve rakımı ile triatlonda öne çıkan bir ülke olduğunu düşünüyorum" diyor.
Müthiş bir hızla yayılıyor
Türkiye Triatlon Federasyonu Başkanı Bayram Yalçınkaya, triatlon sporuna artan ilgiden memnun. Onunla konuşunca; Türkiye'nin triatlonda dünyanın merkezi olmaya başladığını görüyoruz:
"Son yıllarda sosyal medyanın da etkisiyle ekstrem ve bireysel sporlara ilgi artıyor. Dayanıklılık ve doğa sporları olması açısından da seyir zevki yüksek. Ülkemizde ilk kez 1976 yılında yapıldı. Olimpik bir branş olarak kabul edilmesi ise 2000 Sidney'de oldu. Türkiye'de son 3-4 yılda çok yüksek bir grafikle bilinirliği ve sporcu sayısı arttı.Dünyanın en uzun soluklu organizasyonlarından biri olan Alanya Triatlonu ilk yarışını 1991 yılında yapıldı. Daha o tarihlerde 'spor turizmi' algısı yoktu. Ancak Alanyalı otelcilerin turizm sezonunu uzatmak için başlattıkları bu organizasyon, birçok kişiye ilham kaynağı oldu, oluyor. Birçok ülkede yarışma sezonu iki üç ay iken, bizde 10 aya kadar çıkabiliyor. Mersin, Antalya, Muğla gibi Akdeniz'e kıyı illerimiz birçok triatlet için kışın antrenman maksadıyla tercih ediliyor. Bizim de ileriye dönük, gelen yabancı sporcular ve milli takımlarımızın ortak kamplar yapmakla ilgili girişimlerimiz ve planlarımız var. Bu hem ülke turizmine hem de sporcularımızın gelişimine katkı sağlayacak."
"Triatlon için harika bir ülkeyiz"
Triatlonda öne çıkan başarılı erkek sporcuları araştırırken karşıma hep o çıktı: Ruso Yakimoviç... Dedesi Yugoslavya göçmeni, annesi Ermeni, babası Rum... Eski İstanbullu bir aileye mensup Ruso... Spor kariyeri 1993'te Enka Kulübü'nde başlıyor. 24 yıllık su topu kariyerinde 250 kez ay-yıldızlı formayı giyiyor. 2015'te triatlonla ilgilenmeye başlıyor. Sonrası çorap söküğü gibi geliyor:
"Triatlonda üç farklı sporu yapmak çok keyifli. Hepsi birbirini tamamlayan branşlar. Türkiye triatlonu sevdi. Şimdilerde beyaz yaka, üst seviye insanlar triatlonu seçiyor. Alttan gençler de geliyor, acayip bir yaş grubu birikimi var. Federasyonun vizyonu çok iyi. İnsanlara direkt triatlonu sevdirecek yerlerde güzel organizasyonlar düzenliyorlar. Bölgesel ligler var. İstanbul Boğazı'nda yapılan yarış başlı başına bir hikaye. Boğaz'da yüzüp, köprüde bisikletle gidip geleceksiniz, sonra sahilde koşacaksınız. Yollar kapatılıyor. Bunu kolay kolay kimse yapamaz.
Türkiye triatlon ülkesi oluyor. Yabancı sporcular geliyor. Antalya'daki Ironman yarışı, dokuzuncu kez üst üste yapıldı. 80 farklı ülkeden sporcu geldi. Ruslar, Ukraynalılar, Kazaklar, Asya'dan, Avrupa'dan, Hindistan'dan, İngiltere'den bile sporcu geliyor. Antalya'nın parkur özellikleri, bir Avrupalı için bulunmaz kalitede. Gelibolu da müthiş bir yer. Doğası harika, tamamen milli park zaten. Araç trafiği bile yok. Marmaris mesela inanılmaz bir bölge."
"Akademik kariyerime çok faydalı oluyor"
İzmir doğumlu 29 yaşındaki İpek Öztosun, triatlonda en başarılı sporcularımızın başında geliyor. Bu yıl üç Ironman 70.3 yarışında koştu. Haziranda Hollanda'da üçüncü, eylülde İtalya'da birinci, geçen hafta da Antalya'da hem de 29 Ekim'de Cumhuriyet Bayramımız'da birinci oldu:
"Spora jimnastikle başladım, ardından yüzmeye geçtim, açık su yüzmeye başlarken, 'Triatlon antrenmanlarıma katılayım, dayanıklılığım artsın' dedim. Bir süre sonra antrenörüm, 'Triatlonda devam etmelisin. Önün açık' deyince 16 yaşında branş değiştirdim. 17'imde milli takıma seçildim. Spora devam ederken birincilikle girdiğim üniversitenin matematik bölümünden ikincilikle mezun oldum. İnsan vücudu fiziksel ve mental olarak gelişmeye çok açık. Ben de bu branşla beraber akademik kariyerimde sınırlarımı geliştirdiğimi düşünüyorum. Matematik ve spor farklı alanlar ama kendimizi ne kadar zorlarsak o kadar gelişeceğimizi düşünüyorum. Triatlon ülkemizde gelişmekte olan ve popülerliği artan bir branş. Çok uzun zamandır bu işin içinde olan biri olarak gelişimi federasyon ve ülke olarak gözlemleyebiliyorum. Ülkemiz iklim ve coğrafi olarak bu branşa çok uygun. Ancak spor kültür olarak hâlâ eksik olduğumuzu düşünüyorum."
Kaynak: Sabah